[learn_press_profile]
İtalya Master Deneyimi – Berkutay Binol
Herkese iyi günler, ben Berkutay Binol. Çok kısa bir şekilde kendimden bahsetmek isterim. 1995 yılında Bursa’da doğdum. 2013 yılında tek tercihim olan ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünü kazandım ve 2018 yılında aynı bölümden dereceyle mezun oldum. Özel ilgi alanım olan finans konusunda kendimi geliştirmek amacıyla Politecnico di Milano’da yüksek lisansıma başladım ve bir aksilik çıkmazsa yakın bir süre sonra mezun oluyorum.
Bugünkü yazımda sizlere İtalya’da veya yurt dışında bir ülkede, eğitim görmenin bana neler kattığına dair bir yazı hazırlayacağım. Aynı zamanda İtalya’da olduğunuz sürece dikkat etmeniz gereken konulara da değinmek istiyorum. Aslında daha çok başvuru sürecinde nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda bir yazı hazırlamayı düşünüyordum, fakat bu konuda tecrübeli EduMap ekibinin size her zaman benden daha çok yardımcı olacağını düşünüyorum.
Eğer liseyi ve/veya üniversiteyi ailenizle aynı şehirde yaşadıysanız, yurt dışında kendi başınıza geçireceğiniz birkaç yıl ailenizin size göndereceği parayı kendi başınıza yönetmeniz konusunda harika bir deneyim olacaktır. Kendi ayaklarınız üzerinde durmanız için paha biçilemez bir fırsat olacaktır. İtalya gerek muhteşem mimarisi ve sanatı olsun gerek turistik şehirleri olsun, gerekse lezzetli yemekleri olsun; insanı her saniye para harcatmaya zorlayan bir ülke. Okulunuzdan arta kalan zamanda yapabileceğiniz türlü etkinlikler olacak fakat bütçeniz sınırlı olduğu için kendinizi dizginlemeniz gerekecek. Her ne kadar istediğinizi her zaman elde edemeyecek olmak tat kaçırıcı bir olay gibi gözükse de ilerideki hayatınız için paranızı idareli kullanmayı öğrenmeniz gereken en önemli tecrübelerden biri.
Bir diğer katkısı ise yurt dışındaki okullardaki uluslararası öğrenci yoğunluğu Türkiye’deki okullardaki yabancı öğrenci yoğunluğundan bariz bir derecede fazla. Bu demektir ki Avrupa’nın ve Dünyanın her yerinden, her milletten insanlarla arkadaş olacaksınız, onların kültürlerini ve deneyimlerini tecrübe edeceksiniz. Kabuklarınızı kırıp yeni arkadaşlıklar edinmek için mükemmel bir fırsat. Günün büyük bir çoğunluğunda İngilizce konuşacak olmanız da pratik kazanmanıza, akıcı bir şekilde konuşmanıza ve dolayısıyla özgüven kazanmanıza büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Hatta eğer güzel bir arkadaş çevresi edinir ve günün büyük bir bölümünde İngilizce konuşmaya başlarsanız rüyalarınızı bile İngilizce görmeye başlıyorsunuz.
Eğitim hayatı konusunda birkaç şey söylemem gerekirse, kesinlikle Türkiye’deki eğitim sistemine nazaran çok daha akademik kalan bir sistemleri var. Eğitim görevlilerinin hepsi alanlarında çok başarılı ve donanımlı insanlar. ODTÜ’de genellikle dersler kısa süreli işlenirken daha çok proje ve ders dışı aktivitelere ağırlık verirdik, fakat burada gözlemlediğim kadarıyla işler tam tersi yürüyor. Özellikle kariyer planlaması olarak okulda öğrendiği teorik bilgiyi iş hayatında da kullanabileceği akademisyenlik veya ARGE mühendisliği gibi meslekleri düşünen insanlar için çok daha uygun bir sistemleri olduğunu düşünüyorum. Eğer dersleri düzenli takip ederseniz ve sistematik bir plan içerisinde çalışırsanız kendinize katabileceğiniz bilgi havuzunun derinliği sonsuz olacaktır. Türkiye’den geldikten sonra ilk aylarda yaşadığım en büyük şok derslerin Türkiye’deki gibi 1 saat sürmesi yerine çoğunlukla 2-2.5 saat sürmesi olmuştu. İlk 45 dakikadan sonra konsantrasyonum tamamen dağılıyordu fakat zamanla kendinizi zorlayarak uzun ders sürelerine uyum sağlıyorsunuz.
Gelelim yaşadığım zorluklara. Eğer ana dili İngilizce olmayan ve 2. yabancı dil öğrenmeniz gereken bir ülkeye geliyorsanız, ilk tavsiyem bir an önce o dili öğrenmeye çalışmaktır. İtalya’ya ilk geldiğim aylar, sokakta yürürken bile kimsenin ne konuştuğundan hiçbir şey anlamamam beni psikolojik olarak olumsuz yönde etkilemişti. Hem o dili en azından derdinizi anlatabilecek derece biliyor olmanızın bile ne kadar kapı açtığını tahmin bile edemezsiniz. İlk geldiğiniz aylarda halletmeniz gereken birtakım işler olacak. Oturma iznine başvurmak, aylık toplu taşıma kartı çıkartmak, oturma izninizi resmi olarak işleme sokmak için polis karakoluna giderek evraklarınızı teslim etmek, ev ayarlamak için emlakçılarla görüşmek, kalacağınız evdeki eksikleriniz gidermek için alışverişe çıkmak, eve internet bağlatmak, faturalarınızı ödemek gibi. Bu ufak işleri hallederken uğraşacağınız insanların büyük bir kesimi İngilizce bilmeyen insanlar olacağı için, gittiğiniz ülkenin dilini anlaşacak kadar da olsa bilmek sizi çok rahatlatacaktır. Ufak bir bilgiyle ülkeye gelseniz bile o dile sürekli maruz kalacağınız için çok hızlı bir şekilde dilinizi geliştireceğinizden de şüpheniz olmasın. Yine de zamanla oturan ve emek harcamanız gereken bir süreç. Ve yaşadığınız ülkenin dilini bilmek size iş başvurularında da bir adım öne geçirecektir çünkü siz Türkçe, İngilizce ve gittiğiniz ülkenin dilini de bilen donanımlı bir birey olacaksınız. Türkiye özellikle sanayi ve tekstil anlamında Avrupa’yla ilişkileri kuvvetli olan bir ülke ve İtalya’da iş başvurularını incelerken İtalyanca ve Türkçe bilen çalışan arayan iş ilanlarını sıklıkla görmem de dilimi geliştirmem konusunda beni motive ediyor.
Yazımı tamamlamadan önce İtalya hakkında en merak edilen konulardan biri olan burs meselesine değinmek istiyorum. İtalya’ya gelen öğrencilerin çoğunluğunun yararlandığı bursun adı Diritto Allo Studio (DSU) olarak geçmektedir. Bursun içeriği ise şöyledir: okulun size verdiği banka kartına her gün 5 euro ticket yüklenmektedir ve bu parayı anlaşmalı market ve restoranlarda harcayabilirsiniz. Pandemiden önce size yatırılan parayı gününde harcamanız gerekiyordu, eğer o gün harcamazsanız sonraki gün yararlanamıyordunuz. Pandemiden sonra bu ticket işlerini haftalık 35 euro şeklinde değiştirdiler. Haftanın istediğiniz zamanı 35 euroyu harcayabiliyorsunuz ama harcamadığınız para sonraki haftaya devredilmiyor. Bunun yanında dönemlik yaklaşık 2400 euro nakit para veriliyor ve okul ücretini ödemiyorsunuz. Akademik başarınızdan bağımsız olarak maddi durumunuzu ibraz ederek başvurduğunuz bir burstur ve karşılıksız olarak 2.5 sene (5 akademik dönem) süresince verilmektedir. Fakat bu demek değildir ki derslerinizi ciddiye almamalısınız, çünkü eğer ilk senenin sonunda 40, ikinci senenin sonunda da 90 krediyi sağlayamazsanız bursunuz kesilmektedir. Güzel bir nokta ise okul size 15 kredi ekstra hak tanımaktadır, eğer ikinci senenin sonunda 75 kredilik ders geçtiyseniz bu 15 kredi hakkınızı kullanabilir ve burstan yararlanmaya devam edebilirsiniz. İkinci senemin sonunda 85 kredilik ders geçmiştim ve 5 kredi ekstra hakkımı kullanıp burs hakkımı kaybetmemiştim. Dersleri geçemezseniz bursu geri ödemeniz gerektiği konusunda bir bilgiye sahip değilim çünkü bu bursu kaybeden bir kişiye bile rastlamadım. Bursa başvururken ailenizin gelir durumunu gösteren belgeleri gerekli devlet kurumlarından almanız ve bunları İtalyancaya tercüme etmeniz gereklidir. İlgili İtalyan kurumları sizin bilgilerinizi hesaplayıp size “İŞEE skoru” denilen bir değer verecekler. Bu değer sizin yıllık gelirinizin bir karşılığı aslında ve 14000’den küçükse “1st Bracket” denilen seviyede değerlendirilip DSU bursundan yararlanabiliyorsunuz. Eğer değeriniz 14000’den yüksekse bursu almaya devam ediyorsunuz fakat aldığınız para bir miktar eksiliyor. Bu bursla ilgili dikkat etmeniz gereken çok önemli birkaç nokta var. Birincisi, bursun ilk ödemesi ekim-kasım aylarında başlıyor fakat okul eylül başında açıldığı için İtalya’ya burs yatmadan önce gitmiş oluyorsunuz. Bu nedenle birkaç aylık harcamalarınızı cebinizden yapmanız gerekiyor ki buna kira ve depozito da dahil. Bu nedenle İtalya’ya gelmeden önce ekonomik bir plan yapmanızı tavsiye ederim. İkincisi, bursa başvuru için evraklarınızı gönderirken sizden İtalya’da bir kira kontratı da göstermenizi istiyorlar. Eğer kira kontratını gösteremezseniz bursunuzdan çok ciddi bir miktar kesiliyor. Bu nedenle, ev ararken ev sahibiyle kontrat işini konuşup ona göre bir ev ayarlamanızı şiddetle öneririm. Üçüncüsü, bu bursa binlerce öğrenci başvurduğu için istenilen mail adresine çok fazla mail atılıyor ve doğal olarak bir yerden sonra mail adresinin kotası doluyor. Son günlerde atılan mailer, karşı tarafın kotası dolduğu için ulaşmıyor. Bu çok stresli bir durum çünkü bursunuzun yanmasına bile sebep olabilir. Bu nedenle kesinlikle hiçbir işinizi son dakikaya bırakmayın, yoksa İtalyanların kriz yönetimi çok kötü olduğu için istenmeyen durumlarla karşılaşabilirsiniz. Yaptığınız bütün işlemlerin kaydını tütün, gönderdiğiniz maillerin kopyasını bilgisayarınızda tutun ki ileride beklenmedik bir durum oluştuğu zaman anında kanıtlarınızı gösterebilesiniz. Dördüncüsü, burs sonuçlarını ilk açıkladıkları zaman bursa başvuran insanlardan sadece çok düşük bir kesimine, İŞEE değeri en düşük olanlardan başlayarak, bursu veriyorlar. Birkaç hafta sonra yeni bir liste açıklayıp bursa başvuran herkese parayı vereceklerini açıklıyorlar. İlk burs listesinde adınız yoksa kesinlikle panik yapmayın, birkaç hafta sabredin ve yeni liste açıklandığı zaman bursunuzun yatmış olduğunu göreceksiniz. Son olarak, eğer burs bilgilerinizle ilgili bir hata çıkarsa çok aktif bir şekilde çalışan yardım sistemleri var ve bütün sorunlarınızı çözmeye çalışıyorlar. Bu sistemle iletişime geçerek derdinizi anlatabilir ve sorunlarınıza çözüm bulabilirsiniz.
Yurt dışında yaşarken deneyimlediğim tecrübelerimiz size genel hatlarıyla anlatmaya çalıştım. Her ne kadar İtalya’da bulunduğum sürenin büyük bir çoğunluğunda pandemi nedeniyle evde kalıp istediğim kadar seyahat edemesem de gerek eğitim gerek sosyal gerekse de en büyük hobim olan sanat alanında kendimi geliştirmeme ve vizyonumu genişletmeye çok yardımcı olan harika yıllar geçirdim. Eğer yurt dışında eğitim görmek istiyorsanız bu sizin vizyonunuzun geniş ve hedeflerinizin yüksek biri olduğunuzu gösteriyor, bu nedenle iş hayatındaki rakiplerinizin de uluslararası insanlar olduğunu unutmayın. Bu nedenle yurt dışında geçireceğiniz süre bu insanlarla rekabet edebilmeniz için gereken vizyon ve özgüvenin inşasında önemli katkı sağlayacaktır.
BERKUTAY BINOL