Merhaba arkadaşlar ya da Hi guys! mı demeliyim? Benim adım Emre Yılmaz. Size bu yazımda 2 yılı aşkın süren İrlanda deneyimimden bahsedeceğim. İlk olarak hayatımı değiştirecek olan bu maceram Sibel Hanım ve ekibi ile tanışmamla başladı. Ben de herkes gibi ilk başlarda büyük kaygılarım vardı vize alabilmek konusunda fakat bütün süreç o kadar kolay oldu ki 10 gün içinde kendimi Dublin’de bulmuştum evet 10 gün, bütün stresli süreç 10 gün sürmüştü. Aldığım en doğru kararlardan bir diğeri ise dil okulu olarak Kaplan International’ı seçmek olmuştu. Evet biraz pahalı bir okul fakat inanın her şey verdiğiniz paraya değiyor. Ben eğitim süresi olarak 25 haftalık bir programa kayıt yaptırmıştım ve bu süreç içinde part-time çalışma iznine de sahip olacaktım. Fakat bu demek değil ki gittiğiniz gibi işiniz hazır olacak. Biraz sıkıntılı bir süreç aslında ama önceden hazırlıklı olursanız süreç biraz daha kolaylaşabilir. İrlanda hükümeti sizin 6 aylık dil okulunuzu onaylasa bile ilk başta size 3 aylık bir vize verecek, İrlanda’ya vardıktan sonra bu üç ay içerisinde vizenizi 8 aya tamamlamak için GNIB ofisinden randevu almanız gerekiyor. İşte en büyük sıkıntılardan biri de bu. Kimileri kolay bir şekilde aldıklarını söylese de benim için 5 ay sürmüştü bu süreç. Biraz benim ihmalkârlığımdan kaynaklanan bir durumdu aslında. Bu konuda size verebileceğim en büyük tavsiye İrlanda’ya gelmeden önce bu randevuyu uygun bir tarihe almanız olacaktır. Çünkü size verilecek olan GNIB kartınız olmadan İrlanda’da bir şeyler yapmanız pek mümkün olmayacaktır. En önemli sorunlardan biri, bu kart olmadan PPS numarası almanız mümkün değil. PPS numarası nedir diyecek olursanız, çalışma izni olan arkadaşlar için İrlanda’da çalıştığınız süre boyunca maaşınızdan Acil Durum Vergisi kesilmesini engelleyen, sizin durumunuza özel bir vergi numarasıdır. Eğer bu numaraya sahip olmadan çalışırsanız maaşınızdan %30 – %40 oranında vergi kesintisi yapılmaktadır. Küçük bir açıklamadan sonra serüvenimize devam edelim. Okulun ilk zamanları her ne kadar zor olsa da gerek hocalarımın desteği gerekse öğrencilerin gelişiminden sorumlu personelinin desteği ile her şeye 2-3 haftada adapte olmuştum. Okula ilk başladığınızda bir seviye sınavına tabi tutuluyorsunuz. İlk ayım dili öğrenme konusunda benim için baya zorlu geçmişti özellikle kelime bilgisi eksikliğinden dolayı anlamakta çok zorlanmıştım ve Michael ile konuşup bir alt seviyeye geçmek istediğimi söylemiştim fakat Michael bunu reddetmişti ve bana eğer zorlanmazsan bir gelişme kaydedemeyeceğimi söylemişti ve bu konuda haklı çıktı. İkinci ayımın sonlarında İngilizce öğrenmek benim için zorluktan daha çok keyif aldığım bir aktivite haline dönüşmüştü. Bu süreçte aklımın bir köşesinde de part-time olarak çalışma fikri vardı. Fakat hala ne GNIB kartına ne de PPS numarasına sahiptim. Ama o dönemde Sibel hanımın öğrencilerinden biri ile tanışmıştım ve bana GNIB ve PPS numarasına ihtiyacımın olmayacağı bir iş fırsatı sunmuştu. İşe başladıktan sonra gerçek anlamda İngilizce ile karşılaşıyorsunuz çünkü okulda bütün hocalar akıcı anlaşılır bir aksana sahipler fakat günlük hayatta çok farklı aksanlara sahip insanlarla iletişim kurmak zorunda kalabiliyorsunuz. Bence bu tecrübe size dil okulundan daha çok şey katıyor. Bu yüzden en önemli şey çekingen olmamanız ve kendinizi olabildiğince sosyal ortamlara sokmanız, farklı insanlarla diyalog kurmanız olacaktır. İngilizce seviyeniz kafanızda asla sorun olmasın çünkü herkes biliyor ki siz orada dil öğrenmek için varsınız ve konuşacağınız kişiler size bu konuda çok yardımcı oluyorlar. Diğer önemli konulardan biri ise kalacak yerinize karar vermeniz. Bu konuda Sibel Hanım ve ekibi gerçekten sizi düşünecek hamleler yapıyorlar. Benim için ilk olarak 1 aylık aile yanında bir konaklama ayarlamışlardı ki bence her öğrenci bu şekilde yapmalı. Nedeni ise, farklı bir ülke farklı bir kültür. İnsanlarla bir anda uyumlu olamayabiliyorsunuz bu yüzden kolay bir şekilde evinizi değiştirebilirsiniz aksi halde 6 aylık bir konaklama ayarlarsınız mecbur kalabilirsiniz. Bir diğer seçenekte oda kiralayabiliyorsunuz. Bu durumda farklı öğrencilerle aynı evi paylaşabiliyorsunuz. Fakat benim tavsiyem İrlandalı bir ailenin yanında kalmanızdır. Bu belki de cazip gelmeyecektir daha çok özgürlük isteyeceksinizdir fakat buradaki amacınız dil öğrenmek. Bu durumun İngilizcenize etkisini kısa sürede fark edeceksiniz. Harcamalar konusuna gelecek olursak Dublin Avrupa’nın en pahalı şehirlerinden biri konumunda fakat uygun bir şekilde alışveriş yapmanız için çok seçenek var. Evde kalacak ve kendi yemeğinizi yapacaksanız bunun için haftalık 100-150 Euro gibi bir harcama ile her ihtiyacınızı alabilirsiniz.  Eğer merkezden uzaktan kalacaksanız otobüs kullanacaksınız ve bunun için öğrenci kartınıza haftada 20 Euro yüklemeniz yeterli olacaktır. Bir diğer opsiyon olarak bisiklet kullanabilirsiniz fakat bazı dezavantajları var. Hava bir anda değişebilir ve yağmura yakalanabilirsiniz. Ayrıca kaliteli bir kilit almanızı şiddetle tavsiye ederim. Sosyal yaşama gelecek olursak söyleyeceğim ilk şey asla sıkılmayacaksınız. Doğal güzellik olarak gezip görebileceğiniz çok yer var. Adım başı bir bar bulabilirsiniz. Gezeceğiniz müzeler, tarihi yerler açısından çok zengin bir ülke. İlk zamanlarınızda gezebildiğiniz kadar gezin. Ve son olarak bu tecrübeyi dopdolu yaşayın!!!!  

[learn_press_profile]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir